4 Haziran 2020 Perşembe

Karkamış Antik Kenti

Eski ve yeni Karkamış’ın bulunduğu coğrafi konum 3637 enlem 3738 boylam arasındadır.Tarihi dayanağı olmamakla beraber söylentilere göre Karkamışın adı Sümerlerin ünlü destan Kralı Gılgamış’tan gelir.Esasen sözcük ve yapı olarak Karkamış ve Gılgamış birbirine yakın iki ad.Bilindiği üzere bu destan baştan sona kadar Gılgamış’ın yaşam mücadelesi,maceraları ve seyahatlarını konu eder.
Uruk Hakimi destana göre Gılgamış bütün ülkeleri dolaşır.Aşağı yukarı Mezopotamya’da gitmediği yer kalmaz.Bu destan kahramanının üçte ikisi Tanrı üçte biri insandır.Taşıdığı silahın ağırlığı ise 300 okkadır.Gılagamış kendisi gibi kahraman olan arkadaşı Engidunüm ölümünden sonra ölüm korkusuna kapılarak Uruktan ayrılarak ölümsüzlüğün çaresini aramaya çalışır.Ve işte bu vesile ile Fırat vadisinde korku;telaş ve gönlü kederli olarak dolaşır bu arada tabletlerde adı Utnapişti olan Nuh’la buluşur,kısaca destandaki ifade şekli ile bir mecnun ve haydut gibi dolaşır durur.
İşte burada,bir varsayım da olsa,bu ünlü destan kralının şimdiki Karkamış’ın bulunduğu yöreye geldiği ve onun adına izafeten kentin bu adla anıldığı bir ihtimal payı olarak insanın aklına gelebiliyor.Ancak hemen belirtelim ki bu varsayımın bir tarihi kanıtı yoktur.Burada şunu belirtelim ki çoğu kez insanlar Karkamış’la Gılgamış’ı aynı kalıp içinde görme yanılgısı içine düşmektedirler.Oysa Karkamış’ın Gılgamış destanı ile direk bir ilgisi yoktur.Bu destan tamamen Sümer kültürünün bir ürünüdür.Daha sonra bütün Mezopotamya’nın ortak bir eseri olmuştur.
Karkamış’ta en az Gılgamış kadar eski,ilkçağ tarihi boyunca bir çok uygarlıklara beşiklik etmiş eski bir kent.Tarih boyunca önemi,Mezopotamya-Anadolu ve kuzey Suriye memleketleri arasındaki kervan yollarının kavşak noktasında bulunmasından ileri gelmektedir.



Kadeş savaşının ve tarihin ilk yazılı anlaşması olan Kadeş anlaşmasının yapıldığı yer olan Karkamış eski kenti ilk kez 1876 yılında İngiliz Hogatrh tarafından keşfedilmiş.
Yapılan kazılar neticesinde Karkamış şehrinin daha neolitik devirlerde meskun olduğunu gösteren vesikalar bulunmuştur.Fakat şehrin en parlak çağının M.Ö.2000 yıllarında yaşadığı vesikalarla anlaşılmıştır.Bugün burada küçük taşlar üzerinde çıkan yazıların bir çokları henüz okunamadığı gibi bir kısmının da okunabilmesi için Karkamış’ın 2000 yıl tarihi için Hitit,Mısır ve Mari arşiv vesikalarından faydalanıldığı gibi M.Ö. 1.bin yılının tarihi içinde Urartu Devleti ve Asur İmparatorluğu devri vesikalarına baş vurmak gerekir.
Çivi yazısı vesikalarından Karkamış şehrinin adına ilk defa Mari arşivi vesikalarında rastlanmıştır.Hammurabi devrinde Karkamış’ın Mari’ye tabi bir şehir olduğu anlaşılmaktadır.Yine Hammurabi devrinde Kuzey Suriye’de müstakil şehir krallıklarının mevcut olduğu malumdur.Hammurabi’ nin Mari’ yi zaptettiğini biliyor isek de Babil kralının Karkamış ve Halep şehirlerine karşı durumu bilinmemektedir.
Hammurabi sülalesine son veren Hitit kralı 1.Murşil’in Babil’e giderken Halep gibi Karkamış’ı da zapt etmiş olması kati bir delil olmamakla beraber muhtemeldir.Zira 1.Hattuşil zamanında konu olan”Urşu’nun Muhasarası” metninde Karkamış şehri Halep ve Zarvar şehirleri ile beraber Urşu’nun müttefiki olarak görünüyor.

Yapılan kazılar neticesinde Karkamış şehrinin daha neolitik devirlerde meskun olduğunu gösteren vesikalar bulunmuştur.Fakat şehrin en parlak çağının M.Ö.2000 yıllarında yaşadığı vesikalarla anlaşılmıştır.Bugün burada küçük taşlar üzerinde çıkan yazıların bir çokları henüz okunamadığı gibi bir kısmının da okunabilmesi için Karkamış’ın 2000 yıl tarihi için Hitit,Mısır ve Mari arşiv vesikalarından faydalanıldığı gibi M.Ö. 1.bin yılının tarihi içinde Urartu Devleti ve Asur İmparatorluğu devri vesikalarına baş vurmak gerekir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder