4 Haziran 2020 Perşembe

Ariassos - Antalya

Pisidia Bölgesi kentlerinden olan Ariassos, Antalya’nın 50 kilometre kuzeyinde Antalya kıyısını  Anadolu Patosu'na bağlayan boğaz olan 924 metre yükseklikteki Çubukbeli’nin batısında, Akkoç Köyü'ne 1 kmilometre mesafede bulunmaktadır. Kentin resmi kuruluş yılı Manlius Vulso’nun seferi ve Apameia Barışı’yla bağlantılı olarak M.Ö. 189/188 yılıdır. Kent M.Ö. I. yüzyıldan Gallienus Dönemi’ne (253-267) kadar sikke basımına devam etmiştir. Hierokles tarafından kent, Geç Antik Dönem’de Pamphylia Eyaleti'nde gösterilmektedir. 12'nci yüzyıla kadar Notitia Episcopatum’da Pamphylia II Bölgesi’nin piskoposluğu olarak adlandırılmaktadır.

Diğer Pisidya kentleri ile birlik içerisinde olan Ariassos, Roma Dönemi’nde yollarının inşa edildiği bir geçit olarak yer almaktaydı.Bizans Dönemi'nden sonra kentte yaşam sona ermiştir. Ariassos kent planı incelendiğinde, doğudan batıya doğru ilk önce bir nekropol alanı, şehir surlarının güney köşesi ve sivil yapılar, şehir kapısı, kapıdan batıya doğru uzanan olası bir sütunlu cadde, bu caddenin kuzey tarafında esas kent yerleşimi, batısında yine bir nekropol alanı yer almaktadır. Kent doğu-batı doğrultusunda uzanan bu caddeye paralel olarak kuzey yamaçta oluşturulan teraslar üzerine yerleştirilmiştir. En önemli yapıları hemen hemen tam olarak ayakta duran şehir kapısı, mozole tipi mezar yapıları, şehir surları, Roma Yolu, suyolu, Nymphaion, Bouleuterion, oldukça yıkılmış bir bölümü kaybolmuş Gymnasion, hamam ve tiyatro yapılarıdır. Ariassos Kenti'ne girilen vadinin başlangıcında kentin en görkemli kalıntısı olan anıtsal giriş kapısı yükselir. Üç kemerli şehir kapısının Severus Alexander zamanında kullanılmakta olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca şehir kapısı ile çeşme binası arasında var olduğu kabul edilen sütunlu cadde üzerinde iki, kentin kuzeybatı bölümünde ise bir adet olmak üzere üç adet küçük kilise binası tespit edilmiştir. Kentin batı yamacında bugünkü Akkoç Köyü yolunu keserek inen Antik Roma Yolu kalıntısı mevcuttur. Düzgün döşenmiş iri bloklarla yapılmıştır. Bu yol, Termessos tarafından Ariassos’un batı kapısına gelen yoldur. Ariassos’un şehir kapısından sonra en göz alıcı yapıları anıtsal mezarlardır. Şehir yerleşimi ile bütünleşmiş olarak doğu ve batı tarafta iki nekropol alanı bulunmaktadır. Batı nekropolünün kuzey tarafında 9 tane mozole tipi mezar bulunmaktadır. Bunlar iki krepisli stylobat üzerine oturmuş ortostatlı bir podyum üzerine çift tonoz örtülüdür. Anteler arasındaki 6 merdivenle lahitin bulunduğu odalara çıkılır. Batı nekropolünde dörtgen planlı bir veya iki basamaklı platform üzerine oturmuş doğrudan girişli kırk adet daha basit yapılı mezar binası daha tespit edilmiştir. Doğu nekropolünde ise dokuz adet mezar yapısı karşımıza çıkar. Bunların dışında kireç taşından yapılmış, yanları tabula ansatalı, dar yüzleri Pisidia tipi kalkanlı lahitler ve doğrudan kayaya oyulmuş basit gömü şekilleri de kullanılmıştır.





Pisidia Area Ariassos within the city, 50 kilometers north of Antalya coast of Antalya, the  Anatolia Patou 's 924 meters in height, which connects the throat Çubuk Passage to the west, 1 kmilometr Akkoç from the village. In connection with the expedition of the city's official foundation year  Manlius Vulso and Apameia Peace I BC. It is the year 189/188. Kent BC He continued to print coins from the 1st century to the Gallienus Period (253-267). Hierokles city by the Late Antiquity from Pamphylia State 'is to be shown. Until the 12th century Notitia to my episcopate atIt is called the diocese of Pamphylia II Region .
Together with other Pisidian cities, Ariassos was located as a gateway where roads were built during the Roman Period . Life ended in the city after the Byzantine Period . When the Ariassos city plan is analyzed, first a necropolis area from the east to the west, the south corner of the city walls and civil buildings, the city gate, a possible columnar street extending from the gate to the west, the main city settlement on the north side of this street, and a necropolis area to the west. The city was placed on terraces formed on the north slope in parallel with this street extending in the east-west direction. The most important structures are almost completely standing city gate, mausoleum-type tomb structures, city walls, Roman Road, waterway, Nymphaion, Bouleuterion, Gymnasion, baths and theater structures, which have been destroyed in a rather destroyed part. The monumental entrance gate, the most magnificent remnant of the city, rises at the beginning of the valley, which is entered into the city of Ariassos. It is understood that the three-arched city gate was used during the time of Severus Alexander . In addition, three small church buildings were identified on the street with columns, which is accepted to exist between the city gate and the fountain building, and one in the northwestern part of the city. On the western slope of the city, there is the ruins of the Ancient Roman Road, which descends by cutting the road of Akkoç Village today . It was built with large blocks that were properly laid. This road is the road to the west gate of Ariassos by Termessos. The most spectacular buildings of Ariassos after the city gate are monumental tombs. Integrated with the city settlement, there are two necropolis areas on the east and west sides. There are 9 mausoleum-type tombs on the north side of the western necropolis. These are covered with double vaults on an orthostated podium seated on two crepe stylobats. You can go to the rooms where the sarcophagus is located by 6 stairs between the anteles. In the western necropolis, 40 more simple grave buildings with direct access were found, sitting on a one or two-step platform with a rectangular plan. In the eastern necropolis, we see nine grave structures. Apart from these, the sarcophagus made of limestone, the sides are made of tabular enamels, the narrow faces of the Pisidia-type shields and simple burials carved directly into the rock are used. 














Kestros Çeşmesi (PERGE)

Milattan Sonra 117-138 yılları arasında yapıldığı tahmin edilmektedir. Akropolün güney eteğine yaslanmış olan yapı “U” form veren iki katlı bir çeşme / yapı kompleksidir. Kireç taşlarından inşaa edilmiş yapının genişliği 21 metredir. Çeşmenin yer aldığı cephenin her iki tarafında, üzeri kasetli tonozla örtülmüş iki geçit aracılığıyla Akropol‘e çıkılmaktadır. Restorasyon çalışmaları dahilinde, çeşmenin eski ihtişamına kavuşması ve suyla buluşturulması planlanmaktadır.
----------
It is estimated that it was built between 117-138 BC. Leaning against the southern skirt of the acropolis, the building is a two-storey fountain / structure complex that gives “U” form. The structure, built of limestone, is 21 meters wide. The Acropolis is reached by two passages covered with tape vaults on both sides of the facade on which the fountain is located. Within the restoration works, the fountain is planned to regain its former glory and meet with water.






Karkamış Antik Kenti

Eski ve yeni Karkamış’ın bulunduğu coğrafi konum 3637 enlem 3738 boylam arasındadır.Tarihi dayanağı olmamakla beraber söylentilere göre Karkamışın adı Sümerlerin ünlü destan Kralı Gılgamış’tan gelir.Esasen sözcük ve yapı olarak Karkamış ve Gılgamış birbirine yakın iki ad.Bilindiği üzere bu destan baştan sona kadar Gılgamış’ın yaşam mücadelesi,maceraları ve seyahatlarını konu eder.
Uruk Hakimi destana göre Gılgamış bütün ülkeleri dolaşır.Aşağı yukarı Mezopotamya’da gitmediği yer kalmaz.Bu destan kahramanının üçte ikisi Tanrı üçte biri insandır.Taşıdığı silahın ağırlığı ise 300 okkadır.Gılagamış kendisi gibi kahraman olan arkadaşı Engidunüm ölümünden sonra ölüm korkusuna kapılarak Uruktan ayrılarak ölümsüzlüğün çaresini aramaya çalışır.Ve işte bu vesile ile Fırat vadisinde korku;telaş ve gönlü kederli olarak dolaşır bu arada tabletlerde adı Utnapişti olan Nuh’la buluşur,kısaca destandaki ifade şekli ile bir mecnun ve haydut gibi dolaşır durur.
İşte burada,bir varsayım da olsa,bu ünlü destan kralının şimdiki Karkamış’ın bulunduğu yöreye geldiği ve onun adına izafeten kentin bu adla anıldığı bir ihtimal payı olarak insanın aklına gelebiliyor.Ancak hemen belirtelim ki bu varsayımın bir tarihi kanıtı yoktur.Burada şunu belirtelim ki çoğu kez insanlar Karkamış’la Gılgamış’ı aynı kalıp içinde görme yanılgısı içine düşmektedirler.Oysa Karkamış’ın Gılgamış destanı ile direk bir ilgisi yoktur.Bu destan tamamen Sümer kültürünün bir ürünüdür.Daha sonra bütün Mezopotamya’nın ortak bir eseri olmuştur.
Karkamış’ta en az Gılgamış kadar eski,ilkçağ tarihi boyunca bir çok uygarlıklara beşiklik etmiş eski bir kent.Tarih boyunca önemi,Mezopotamya-Anadolu ve kuzey Suriye memleketleri arasındaki kervan yollarının kavşak noktasında bulunmasından ileri gelmektedir.



Kadeş savaşının ve tarihin ilk yazılı anlaşması olan Kadeş anlaşmasının yapıldığı yer olan Karkamış eski kenti ilk kez 1876 yılında İngiliz Hogatrh tarafından keşfedilmiş.
Yapılan kazılar neticesinde Karkamış şehrinin daha neolitik devirlerde meskun olduğunu gösteren vesikalar bulunmuştur.Fakat şehrin en parlak çağının M.Ö.2000 yıllarında yaşadığı vesikalarla anlaşılmıştır.Bugün burada küçük taşlar üzerinde çıkan yazıların bir çokları henüz okunamadığı gibi bir kısmının da okunabilmesi için Karkamış’ın 2000 yıl tarihi için Hitit,Mısır ve Mari arşiv vesikalarından faydalanıldığı gibi M.Ö. 1.bin yılının tarihi içinde Urartu Devleti ve Asur İmparatorluğu devri vesikalarına baş vurmak gerekir.
Çivi yazısı vesikalarından Karkamış şehrinin adına ilk defa Mari arşivi vesikalarında rastlanmıştır.Hammurabi devrinde Karkamış’ın Mari’ye tabi bir şehir olduğu anlaşılmaktadır.Yine Hammurabi devrinde Kuzey Suriye’de müstakil şehir krallıklarının mevcut olduğu malumdur.Hammurabi’ nin Mari’ yi zaptettiğini biliyor isek de Babil kralının Karkamış ve Halep şehirlerine karşı durumu bilinmemektedir.
Hammurabi sülalesine son veren Hitit kralı 1.Murşil’in Babil’e giderken Halep gibi Karkamış’ı da zapt etmiş olması kati bir delil olmamakla beraber muhtemeldir.Zira 1.Hattuşil zamanında konu olan”Urşu’nun Muhasarası” metninde Karkamış şehri Halep ve Zarvar şehirleri ile beraber Urşu’nun müttefiki olarak görünüyor.

Yapılan kazılar neticesinde Karkamış şehrinin daha neolitik devirlerde meskun olduğunu gösteren vesikalar bulunmuştur.Fakat şehrin en parlak çağının M.Ö.2000 yıllarında yaşadığı vesikalarla anlaşılmıştır.Bugün burada küçük taşlar üzerinde çıkan yazıların bir çokları henüz okunamadığı gibi bir kısmının da okunabilmesi için Karkamış’ın 2000 yıl tarihi için Hitit,Mısır ve Mari arşiv vesikalarından faydalanıldığı gibi M.Ö. 1.bin yılının tarihi içinde Urartu Devleti ve Asur İmparatorluğu devri vesikalarına baş vurmak gerekir.

3 Haziran 2020 Çarşamba

Heaven Hell - Mersin

Paradise Collapse Cave is located in the district of Hasanlik, Narlıkuyu Town. It is a large pit formed by the collapse of the ceiling with chemical erosion caused by an underground creek. There is a 260 meter long cave at the bottom of the pit. Heaven Collapse Cave; It is also important in terms of faith tourism because of the Church of the Virgin Mary. Cehennem Çukuru Narlıkuyu Town is located next to the Heaven Collapse in Hasanaliler District. It is a large pit of 130 meters deep formed by the collapse of the ceiling with chemical erosion caused by an underground creek. Virgin Mary Church A church was built right at the mouth of the cave, which is a polytheistic worship place, in the Paradise Collapse. It is understood from the four lines of inscription on the entrance door of the church that this church was built by a religious person named Paulus on behalf of the Virgin Mary. The building did not need a roof due to the rock extension on it, which protects the church sufficiently. However, the apse to the east of the church and the two adjacent side rooms are covered by a dome. In the 12th century AD, the dome of the apse and its inner walls are decorated with frescoes. This fresco, which is worn in such an inexplicable manner as to what its subject is, actually shows Jesus and his apostles. There are small arched windows on the north and south walls of the building. The church is dated to the 6th century at the earliest in the 5th century AD at the same time as the basilica to return from the temple, which is located outside in history. Until when the building was used as a church could not be determined.


Cennet Çöküğü Mağarası Narlıkuyu Kasabası, Hasanaliler Mahallesinde yer almaktadır. Bir yer altı deresinin oluşturduğu kimyasal erozyonla, tavanın çökmesi sonucu meydana gelmiş büyük bir çukurdur. Çukurun tabanında 260 metre uzunluğunda bir mağara vardır. Cennet Çöküğü Mağarası; içinde yer alan Meryem Ana Kilisesi nedeniyle inanç turizmi açısından da önem taşımaktadır. Cehennem Çukuru Narlıkuyu Kasabası, Hasanaliler Mahallesinde Cennet Çöküğü ile yan yana bulunmaktadır. Bir yer altı deresinin oluşturduğu kimyasal erozyonla, tavanın çökmesi sonucu meydana gelmiş 130 metre derinliğinde büyük bir çukurdur. Meryem Ana Kilisesi Cennet Çöküğünün içerisinde, çok tanrılı dönem tapınma yeri olan mağaranın tam ağzında bir kilise inşa edilmiştir. Kilisenin giriş kapısı üzerindeki dört satırlık yazıttan, bu kilisenin Paulus adında dindar bir şahıs tarafından Meryem Ana adına yaptırılmış olduğu anlaşılmaktadır. Kiliseyi yeterince koruyan üzerindeki kaya uzantısından dolayı yapının çatıya gereksinimi olmamıştır. Bununla birlikte, kilisenin doğusundaki apsis ile buna bitişik iki yan oda birer kubbe ile örtülmüştür. M.S. 12. yüzyılda apsisin kubbesi ve iç duvarları freskler ile süslenmiştir. Bugün konusunun ne olduğu açıkça anlaşılamayacak derecede yıpranmış olan bu fresk, aslında İsa’yı ve yanında havarilerini göstermektedir. Yapının kuzey ve güney duvarlarında birer sıra kemerli küçük pencere vardır. Kilise, tarih olarak dışarıda bulunan tapınaktan dönme bazilika ile aynı dönemde yani en geç M.S. 5. yüzyılda en erken 6. yüzyıla tarihlenmektedir. Yapının kilise olarak ne zamana kadar kullanıldığı saptanamamıştır.



Evdir Han - Antalya

Evdir Han from the inscription read, I. Izzeddin Keykavus Bin KeyhusrevIt is understood that it was built by H. 607-616 / M. 1210-1219. It has a rectangular plan with a size of 67x55 square meters. All of the body walls are cut stone and the top cover is rubble stone. The portal of the building, which is located in the group of four iwans, is remarkable. The upper two corners of the portal, which protrudes forward from the body wall, are demolished. There is a thin border at the outermost, and a row of curbs in the stars that open to infinity. The upper parts of these two have disappeared. The third border line consists of geometric shapes. The pointed arch of the portal is shaped as if it is being carried by small pillars. There is a small altar at each side of the inner niche. The upper part of the portal niche was filled with muqarnas and the door was finished with a flat arch. Around the inner courtyard of the inn, there are porches with pointed arches with cut-stone braids sitting on thick cut stone piers. All four iwans are covered with a pointed barrel vault. There are cells in the form of closed spaces opening to the porticoes.
---------
Evdir Han okunmuş kitabesinden, hanın I. İzzeddin Keykavus Bin Keyhusrev tarafından H. 607-616 / M. 1210-1219 yıllarında yaptırıldığı anlaşılmaktadır. 67x55 metrekare ebadında kareye yakın dikdörtgen planlıdır. Beden duvarlarının tümü kesme taş, üst örtü moloz taştır. Dört eyvanlı hanlar grubunda bulunan yapının özellikle portali dikkat çekicidir. Beden duvarından ileri çıkıntı yapan portalin üst iki köşesi yıkılmıştır. En dışta ince bir bordür, onun içinde de sonsuza açılan yıldızlardan kalınca bir bordür sırası bulunur. Bu ikisinin üst kısımları yok olmuştur. Üçüncü bordür sırası ise geometrik şekillerden oluşmaktadır. Portalin sivri kemeri sanki küçük sütunceler tarafından taşınıyormuş gibi şekillendirilmiştir. İçe devam eden nişin iki yan duvarında birer küçük mihrabiye bulunmaktadır. Portal nişinin üst kısmı ise mukarnaslarla doldurulmuş ve kapı basık kemer ile sonlandırılmıştır. Hanın iç avlusu etrafında, kalın kesme taş payeler üzerine oturan kesme taş örgülü sivri kemerli revaklar bulunmaktadır. Dört eyvanın da üstü sivri beşik tonoz ile örtülüdür. Revaklara açılan kapalı mekanlar şeklinde olan hücreler bulunmaktadır.







İasos Milas

İasos Milas'a 28 km. uzaklıktaki Kıyıkışlacık Köyü içersindeki bir yarımada üzerinde kurulmuştur. Iasos Antik kentinde, 1960 yılından beri düzenli olarak kazı yapılmaktadır. Bu kazılar sonucunda birçok yapı ortaya çıkarılmış ve kentteki en eski yerleşimin MÖ. 3 binyılın sonuna (Orta Tunç Çağı) kadar uzandığı tespit edilmiştir.
 Kentin önemli yapıları olan Agora, Bouleuterion, Tiyatro, Akropol, Mozaikli Ev, Artemis Tapınağı, yarımada üzerinde yer alır. Agoranın bulunduğu alanda Tunç Çağı'na ait mezarlar ortaya çıkarılmıştır. Büyük  sur , su kemerleri , mezarlar ve Balık pazarı olarak adlandırılan anıt mezar ise yarımadanın dışında yer alan yapılardır.

İASSOS BALIK PAZARI AÇIK HAVA MÜZESİ
Halk arasında Balık Pazarı olarak bilinen bu yer, Roma Dönemi'ne ait bir anıt mezardır. Yapı, payeler üzerindeki kemerlerde oluşan bir portiko ile sınırlanmış hemen hemen kare planlı bir alanın ortasında, basamaklı yüksek bir platform üzerinde yükselen ön cephesi dört sütunlu bir tapınaktan oluşmaktadır. Mezar odası bu tapınağın zemininde yer almaktadır. 1993'te Kültür Bakanlığı tarafından restore edilen yapı, 1995'te Balık Pazarı Açık Hava Müzesi olarak ziyarete açılmıştır.
AGORA
Şehrin önemli yapısı Agora kentin düzlük olan kısmında yer alır. Toplam açıklığı 107x87 metredir. Zaman içinde dört girişe sahip olan şimdiki girişi Bizans Dönemi’ne aittir. Bu alanda birden fazla döneme ait yapılar üst üste yer almaktadır. Bu dönemler Erken Bronz Çağı I’den (MÖ 3300-3000) Geç Bizans (MS 1261-1453) Dönemine kadar uzanmaktadır.
Agoranın ortasında çeşitli küçük kutsal yapılar ve sunaklar bulunmaktadır. Alanın dört tarafını çevreleyen portikolar (stoa) MS. 2. yüzyıldaki inşa faaliyetlerinden kalmadır.
Şehir surlarının inşası MÖ. 4. yüzyılda muhtemelen şehrin Hekatomnos sülalesi yönetimine geçtiği döneme tarihlenir. Surlar 2 km. uzunluğundadır. Tepenin güney yamaçlarında, doğal bir teras üzerinde diğerlerine göre çok daha gösterişli bir ev yer alır. MS. 2. yüzyıl’da inşa edilen yapı Hellenistik mimari öğelerini bünyesinde barındırır. Kentteki Nekropolis MÖ. 2 yüzyılın ikinci yarısından MS. 4. yüzyıla kadar sürekli kullanım görmüştür.






28 km from Iasos Milas. It was established on a peninsula in Kıyıkışlacık Village at a distance. Excavations have been carried out regularly in the ancient city of Iasos since 1960. As a result of these excavations, many buildings were unearthed and the oldest settlement in the city BC. It was determined that it extends until the end of the 3 millennium (Middle Bronze Age).
 The important structures of the city, Agora, Bouleuterion, Theater, Acropolis, Mosaic House, Temple of Artemis, are located on the peninsula. Tombs of the Bronze Age were unearthed in the area where the agora is located. The big wall, aqueducts, graves and the monumental tomb, called the fish market, are the structures located outside the peninsula.

IASSOS FISH MARKET OPEN AIR MUSEUM
This place, popularly known as the Fish Market, is a mausoleum from the Roman Period. The building consists of a temple with four columns, whose front facade rising on a high platform with steps, in the middle of an almost square planned area bounded by a portico formed on the arches on the piers. The burial chamber is located on the floor of this temple. The building, which was restored by the Ministry of Culture in 1993, was opened to visitors in 1995 as the Fish Market Open Air Museum.
AGORA
The important structure of the city is located in the flat part of the city Agora. Its total span is 107x87 meters. The present entrance, which has four entrances over time, belongs to the Byzantine Period. In this area, structures belonging to more than one period are in a row. These periods range from the Early Bronze Age I (3300-3000 BC) to the Late Byzantine (1261-1453 AD).
There are various small sacred structures and altars in the middle of the agora. The porticoes (stoa) surrounding the four sides of the area are MS. It is from the construction activities in the 2nd century.
Construction of city walls BC. It is probably dated to the period when the city was under the rule of the Hekatomnos family in the 4th century. The walls are 2 km. long. On the southern slopes of the hill, there is a much more flamboyant house than others on a natural terrace. MS. The building, which was built in the 2nd century, contains Hellenistic architectural elements. Necropolis in the city BC. AD from the second half of the 2nd century. It was used continuously until the 4th century.