arkeoloji kazı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
arkeoloji kazı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Haziran 2020 Pazar

Belha Manastırı (Nevşehir)

Nevşehir'in Avanos ilçesine bağlı Özkonak beldesi yakınlarındaki, binlerce yıl önce Hristiyanlık eğitimi verilen önemli merkezlerden biri olan Belha Manastırı,Roma zulmünden kaçarak 4. yüzyılda bölgeye gelen ilk Hristiyanların kurduğu Belha Manastırı'nda, kız ve erkek öğrencilerin ayrı ayrı din eğitimi aldığı bölümler, gözetleme kulesi, zindan, mutfak, Roma hamamı, yemek salonu ve Hristiyanlar tarafından kutsallığına inanılan Ayazma suyu yer alıyor.


Ana binanın solundaki odalardan biri. Oldukça bakımsız  ve tavanında büyük delikler var. Kilise, binanın sağındadır. Beşik tonozludur içinde karşılıklı nişler ve bir de apsis bulunur. Freskoları doğal etkiler nedeniyle silinmiştir. Kapı üstünde haç ve nişlerin ayıran sütunların arasında çeşitli dini motifler yer almaktadır. Manastırın ortasında tek tonozlu, tandır çukurları ve bir mezar çukuru olan büyük bir oda bulunur. Bu odanın arka tarafında dar ve kıvrımlı bir koridorla geçilen penceresiz, dikdörtgen bir oda vardır. Ortadaki büyük oda. Dip kısmında bir mezar çukuru ve  solda dar bir koridor bulunur. Orta odadan geçilen penceresiz bölüm... Buraya ulaşan dehliz çok dardır ve bir taş kapıyla korunmuştur. Bu gizli odanın zindan, sığınak, kiler vb işlevlerini gördüğü düşünülmektedir. 4. YY ve Erken Bizans dönemine tarihlenen Manastırda kadın ve erkekler ayrı ayrı din eğitimi almaktaydı. Kilise dışında, hamam, gözetleme kulesi, mutfak, yemekhane ve bir kutsal su kaynağı (ayazma) içeren bir külliyeydi.





 Belha Monastery, Belha Monastery, founded by the first Christians who escaped from the persecution of Rome and came to the region in the 4th century, contains the girl and boy watchtower, dungeon, kitchen, Roman bath, dining hall and Ayazma water believed to be holy by Christians.

One of the rooms to the left of the main building. It is quite neglected and has large holes in its ceiling. The church is to the right of the building.
The cradle is vaulted and there are niches in the vault and an apse. Their frescos have been erased due to natural effects. Various religious motifs are located between the columns separating the cross and niches on the door.
In the middle of the monastery is a large room with a single vault, tandoor pits and a burial pit. At the back of this room, there is a rectangular room without windows, which is passed through a narrow curved corridor. Big room in the middle. There is a grave pit at the bottom and a narrow corridor on the left. The windowless section through the middle ... The corridor reaching here is very narrow and protected by a stone door. Imagine that this secret room functions like dungeons, shelters, cellars, etc. Dating to the 4th century and the early Byzantine period, the monastery had separate religious education for women and men. Outside the church, it was a complex with a bath, watchtower, kitchen, dining hall, and a source of holy water (Ayazma).
















6 Haziran 2020 Cumartesi

Sarissa Antik Kenti - Sivas

Sarissa is an ancient city with a city wall and a large city. The reason why the locals call it “ Belted ” is the walls here. Cuneiform Hittitetablets show both the presence of a king and the festive celebrations. The 76-meter-long temple building unearthed during excavations, which the excavation team calls “Building C”, is dated to 1525 BC. The building  is described as “the largest in the Hittite cities” . "Animals of the Storm God" in MythologyThe fact that there is a couple from the bull in between supports the idea that the god here is important.Among the recently available tablets, 18 fortune-telling, 3 festive texts, and 12 religious cult documents were published. It is known that under the Hittite king there were city kings or local kings. It is understood from the seals that the king's name is Mazitima or Mimazati .
-------
Sarissa, surlu ve sanıldığından da büyük antik bir kenttir. Yöre halkının buraya “Kuşaklı” demesinin nedeni de buradaki surlardır. Çivi yazılı Hitit tabletleri hem bir kralın varlığını hem de bayram kutlamalarını göstermektedir. Kazılarda açığa çıkarılan, kazı ekibinin “C Binası” dediği 76 metre uzunluğundaki tapınak binası MÖ 1525'e tarihlendirilmektedir. Bina “Hitit kentlerinde bulunanların en büyüğü” olarak tanımlanmaktadır. Mitolojide “Fırtına Tanrısı'nın Hayvanları” arasındaki boğadan burada bir çift bulunması da buradaki tanrının önemli olduğu düşüncesini desteklemektedir. Yakın zamanda bulunan tabletler arasında 18 fal, 3 bayram metni, 12 dinsel kült dokümanı çıkmıştır. Hitit kralının altında kent krallarının ya da yerel kralların bulunduğu bilinmektedir. Burada bulunan kralın adının Mazitima ya da Mimazati olduğu mühürlerden anlaşılmaktadır.





5 Haziran 2020 Cuma

Aslantepe (Malatya)

Arslantepe Höyüğü Malatya’nın 7 km. kuzeydoğusunda, Fırat Irmağı’nın (Karakaya Baraj Gölü) batı kıyısı yakınındaki Orduzu Beldesi’nde yer alan Arslantepe Höyüğü’nün kültür dolgusu 30 m. yüksekliğindedir. M.Ö. 5000 yıllarından M.S. 11. yy.’a kadar yerleşim görmüştür. Höyükte yapılan kazılar sonucunda; M.Ö. 3300-3000 yıllarına ait bir kerpiç saray, M.Ö. 3600-3500’lere ait tapınak, iki bini aşkın mühür baskısı, kaliteli metal eserler bulunmuştur. M.Ö. 2000 yılında Arslantepe, Fırat nehrine doğru genişleyen Hitit İmparatorluğu’nun Melidia Meliddu adıyla şehri olarak kullanılmıştır. Bu yerleşim tepenin kuzeydoğu yamacına açılan şehir kapısı ve avlusuyla Orta Anadolu Hitit kentlerine benzeyen, etrafı toprak surla çevrili bir Geç Hitit şehri olarak kullanılmıştır. M.Ö. 5. binden - M.Ö. 712 tarihindeki Asur istilasına kadar yerleşim yeri olarak varlığını sürdüren Arslantepe, daha sonra bir süreliğine terk edilmiş, M.S. 5-6. yy.’lar arasında ise Roma dönemi köyü olarak kullanılmış ve daha sonra Bizans nekropolü olarak yerleşimini tamamlamıştır.
------------------
Arslantepe Mound is 7 km from Malatya. The cultural embankment of the Arslantepe Mound, located in the Orduzu Town near the west coast of the Euphrates River (Karakaya Dam Lake) in the northeast, is 30 m. in height. B.C. 5000 B.C. It was settled until the 11th century. As a result of excavations at the mound; B.C. An adobe palace from 3300-3000 BC. The temple belonging to 3600-3500s, more than two thousand seal prints, quality metal works were found. B.C. In 2000, Arslantepe was used as the city of the Hittite Empire, which expanded towards the Euphrates River, under the name Melidia Meliddu. This settlement has been used as a Late Hittite city, which is similar to the Central Anatolian Hittite cities with its city gate and courtyard opening to the northeastern slope of the hill, surrounded by earth walls. B.C. From the 5th millennium BC. Arslantepe, which continued its existence as a settlement until the Assyrian invasion in 712, was later abandoned for a while, M.S. 5-6. It was used as a Roman period village between the 19th century and later completed its settlement as a Byzantine necropolis.






4 Haziran 2020 Perşembe

Kapıkaya Harabesi - Isparta

Kentin adı bilinen fakat tespit edilemeyen Sandallion, Minassos, Tityassos gibi kentlerden birisi olduğu düşünülmektedir. Şehir Hellenistik dönemde kurulmuştur. Eğimli arazide yer alan kentin güney tarafı surla çevrili, kuzey tarafında ise yüksek bir kayalık bulunmaktadır. Kente girişte iki yandaki kayalara Sagalassos’da olduğu gibi nişler oyularak ostotekler (külkabı) yapılmıştır. Kentin doğu ve batı yamacında teraslar oluşturularak yapılar yerleştirilmiştir. Güneydeki geniş düzlükte 5 sıra oturma basamaklı at nalı biçimli toplantı alanı, doğusunda işlevi belli olmayan kentin en büyük binası bulunur. Tapınak olabilecek bir yapı ve haç planlı bir şapel yer alır. Kentte lahit mezar ve kapak üzerine mezar sahibinin işlendiği iki adet lahit kapağı ve heykeller yer almaktadır. Heykeller Isparta müzesine nakledilmiştir. Kentin güneybatısında antik basamaklarla ulaşılan doğal bir mağara bulunur. Mağara muhtemelen bir kutsal alan olmalıdır.
--------------

The city is thought to be one of the cities with known but undetectable cities such as Sandallion, Minassos, Tityassos. The city was founded in the Hellenistic period. The south side of the city, which is located on the sloping land, is surrounded by a city wall, and on the north side there is a high rocky area. At the entrance to the city, as in Sagalassos, ostoteks were made on the rocks on both sides by carving niches. On the east and west slope of the city, terraces were created and structures were placed. Horseshoe-shaped meeting area with 5 rows of seating steps on the wide plain in the south, and the largest building of the city with no function in the east. There is a structure that can be a temple and a chapel with a crucifix plan. In the city, there are sarcophagus and two sarcophagus lids and sculptures on which the grave owner is engraved. The sculptures were transferred to the Isparta museum. In the southwest of the city, there is a natural cave reached by ancient steps. The cave should probably be a sanctuary.







Kestros Çeşmesi (PERGE)

Milattan Sonra 117-138 yılları arasında yapıldığı tahmin edilmektedir. Akropolün güney eteğine yaslanmış olan yapı “U” form veren iki katlı bir çeşme / yapı kompleksidir. Kireç taşlarından inşaa edilmiş yapının genişliği 21 metredir. Çeşmenin yer aldığı cephenin her iki tarafında, üzeri kasetli tonozla örtülmüş iki geçit aracılığıyla Akropol‘e çıkılmaktadır. Restorasyon çalışmaları dahilinde, çeşmenin eski ihtişamına kavuşması ve suyla buluşturulması planlanmaktadır.
----------
It is estimated that it was built between 117-138 BC. Leaning against the southern skirt of the acropolis, the building is a two-storey fountain / structure complex that gives “U” form. The structure, built of limestone, is 21 meters wide. The Acropolis is reached by two passages covered with tape vaults on both sides of the facade on which the fountain is located. Within the restoration works, the fountain is planned to regain its former glory and meet with water.






12 Mayıs 2020 Salı

Magarsus Antik Kenti

Magarsus,M.Ö. 7.yüzyılda kurulmuş Adana'nın Karataş ilçesi sınırlarında bulunan antik kent kalıntılarıdır.Kent sınırları içinde 3000 kişilik bir de amfi tiyatro yer almaktadır.
     Bir koloni şehri olarak milattan önceki ilk yıllara dayanan Grek,Roma ve Bizans dönemlerinde önemli bir yerleşim kenti olma özelliğini gösteren ve şu anda toprak altında bulunan Magarsus Antik kenti 'nin gün yüzüne çıkarılması için kazı çalışması başlatılmıştır.
     Bir efsaneye göre  Truva savaşçısı Misisli Mapsos ,Truva'da savaştıktan sonra Klikya ya(Çukurova) dönerken,Yunanlı arkadaşı Anflakos'u beraberinde getirir.İki savaşçı bugün ki Karataş'ın  5 km batısında Magarsus Antik Kenti'ni beraber kurarlar.Zaman içinde Magarsus un tek hakimi olma mücadelesi veren Mapsos ve Anflakos,denizi seyreden Magarsus Amfi Tiyatro da ölümüne bir dövüş yaparlar.3 ay süren savaş  Anflakos'un ölümüyle sonuçlanırken,ağır yaralanan Mapsos da fazla yaşamaz.
    Kazı çalışmaları devam eden tiyatro en az Efes,Aspendos ve Side tiyatroları kadar büyük ve görkemli.



Bizans Hastanesi

Antalya'da Side antik kentinde yapılan kazı çalışmalarında, Bizans dönemine ait, hastane olduğu sanılan ve büyük ölçüde ayakta kalmış bir bina.


Antalya'nın Manavgat İlçesi'ne bağlı Side antik kentinde yapılan kazı çalışmalarında, Bizans dönemine ait, hastane olduğu sanılan ve büyük ölçüde ayakta kalmış bir bina bulundu. Side Müze Müdürü Melek Yıldızturan, Kültür Bakanlığı ve Side Müze Müdürlüğü'nce sürdürülen kazılarda rastlanan binanın Kral Iustinianus (Justinyanus) tarafından yaptırılan Cosmas Hastanesi olduğunu sandıklarını bildirdi. Melek Yıldızturan, binanın 6'ıncı yüzyıla ait olduğunu belirterek, şöyle konuştu: "2 katlı olan yapı, yan yana sıralanmış üstü tonoz örtülü 6 mekandan oluşmakta. Yapı bir konut ya da dini yapı olmadığına göre, misafirhane olarak yapılmış olsa dahi, Bizans dönemi misafirhanelerinin, düşkünler evi ya da hastane olarak kullanıldığı bilinmektedir. 6'ncı yüzyılda İmparator Iustinianus'un Pamfilya'da ünlü hekim azizlerinden Cosmas adına bir hastane yaptırdığı biliniyor, ancak hastanenin Pamfilya'nın hangi bölgesinde bulunduğu bilinmiyordu. Antik kaynaklarda yer alan Pamfilya'daki Cosmas Hastanesi'nin, bu bina olduğunu tahmin ediyoruz." Yıldızturan, 6 bölümden oluşan 2 katlı binanın, ayakta olduğunu da belirterek, binanın alt katının tamamen sağlam, üst katının ise tonozların yıkılmış, ancak duvarlarının ayakta olduğunu ifade etti.